Lütfen Peraşa Kağıtlarını Dua Sırasında Okumayınız

               Bu Hafta İçin Saatler              

17 Kasım

Gelecek Hafta İçin Saatler

Şabat

Başlangıç

Bitiş

2007

Şabat

Başlangıç

Bitiş

Yeruşalayim

4:05

5:17

-----

Yeruşalayim

4:02

5:15

Tel Aviv

4:19

5:19

7 Kislev

Tel Aviv

4:16

5:16

İstanbul

4:31

5:11

5768

İstanbul

4:27

5:07

V A Y E T S E

 Hatırlatmalar:    ---

 

 

Bu HP  .....'nin aziz ruhuna ithaf edilmiştir.

 

 

PeraŞa Özeti (Bereşit 28:10 - 32:3)

[www.chabad.org]

 

Yaakov  Beer Şeva'da ki aile ocağını bırakır ve Haran'a doğru yola çıkar. Yolun üstünde "[bildik] yer"e rastlar ve orada uyur. Rüyasında, göklerle yeryüzünü bağlayan bir merdiven görür, melekler bu merdivenden çıkıp inmektedirler. Tanrı belirir ve üzerinde yattığı toprakları Yaakov'un soyundan gelenlere vaat eder. Ertesi sabah, Yaakov üzerine başını koyduğu taşı bir anıt olarak diker ve burasının Tanrı'nın evi olacağını ilan eder.

 

Yaakov Haran'da dayısı Lavan'ın koyun sürülerine çobanlık eder. Lavan ona yedi yıl çalışması karşılığında Yaakov'un sevdiği, küçük kızı Rahel'i eş olarak vermeyi kabul eder. Ancak Yaakov, düğünün ertesi sabahı, Lavan'ın Rahel yerine büyük kızı Lea'yı verdiğini görerek aldatıldığını fark eder. Yaakov, bir hafta sonra Lavan için yedi yıl daha çalışması karşılığında Rahel ile evlenir.

 

Lea'nın altı oğlu - Reuven, Şimon, Levi, Yeuda, Yisahar ve Zevulun - ve bir kızı - Dina - olur, ancak Rahel kısırdır. Rahel kendi yerine çocuk doğurması için cariyesi Bila'yı Yaakov'a eş olarak verir; Dan ve Naftali adlı iki oğul daha doğar. Lea da aynı şekilde davranır ve Yaakov'la evlendirdiği cariyesi Zilpa, Gad ve Aşer adında iki oğul doğurur. Sonunda Rahel'in duaları kabul edilir ve Yosef doğar.

 

Yaakov Haran'da on dört yıl kalmıştır ve artık evine dönmek istemektedir. Ancak Lavan onu gitmemesi için ikna eder ve artık çalışmalarının karşılığı için koyun vereceğini söyler. Lavan'ın onu zayıflatma çabalarına rağmen Yaakov zenginleşmektedir. Altı yıl sonra, Yaakov tüm ailesi ve servetini alarak, Lavan'a haber vermeden Haran'dan ayrılır. Lavan Yaakov'un peşine düşer fakat kendisiyle rüyasında temas kuran Tanrı tarafından, ona zarar vermesi için uyarılır. Lavan ve Yaakov, bir antlaşma yaparak Gal-ed adı verdikleri bir anıt dikerler. Yaakov Kutsal Ülke'ye doğru yoluna devam eder ve yolda meleklerle karşılaşır.

 

DEVAR TORA

["Legacy" / Rabi Naftali Reich - www.torah.org]

 

Ekmek, Yemek İçindir

 

Başarı konusunda, doğrudan Tanrı'dan gelen bir sözden daha kuvvetli bir garanti olabilir mi? Kuşkusuz hayır! Ama gariptir ki, bu haftaki peraşada durum sanki böyle değerlendiriliyor değil gibidir.

 

Yaakov babasının evini terk ettikten sonra, gökyüzüne ulaşan bir merdivenin söz konusu olduğu o meşhur rüyayı görür. Tanrı ona görünür ve "Bak! Seninle beraberim ve nereye gidersen git, seni koruyacağım ve sana bu toprağı geri vereceğim" der. Verilen söz açıktır. Buna rağmen, Yaakov uyandığı zaman, Tanrı'dan ona "yemek için ekmek ve giymek için giysiler" ve "huzur içinde babasının evine"  dönmeyi sağlamasını ister.

 

Yaakov, Tanrı onu koruyacağına ve onu güven içinde geri götüreceğine söz verdikten hemen sonra neden bu isteklerde bulunmuştur? Tanrı'nın koruma konusundaki sözü, yiyecek ve giysi gibi temel yaşam ihtiyaçlarını da içermez mi? Dahası, Yaakov "yemek için ekmek" ve "giymek için giysi" isterken neyi kastetmektedir? Sadece "ekmek [=yiyecek]" ve "giysi" demek yeterli değil miydi? Ekmek yemek için, giysi de giymek için değil midir zaten? "Yemek için" ve "giymek için" sözlerine ne gerek vardır?

 

Bu sorulara cevap vermek için, her şeyden önce, hayatının bu en kritik döneminde Yaakov'un zihnini kurcalayan bunaltıcı sorunlara bir göz atmalıyız. Yaakov babasının evini terk ediyordu, çünkü hayatı Esav tarafından tehdit altındaydı. Ama aynı zamanda, kendini farklı bir tehlikeye maruz bırakıyordu. Babasının evi, dünyevî âlemin dürtülerinden uzak, ıssız bir maneviyat adasıydı. Yaakov bu ortamda yetişmiş, Avraam ve Yitshak'ın başarılı bir varisi olmuştu.

 

Ama şimdi Lavan'ın evine gidiyordu. Orada hilekârlığı, zevk ve para hırsını görecekti. Bunlardan Yaakov nasıl etkilenecekti? Babasının evindeki kozada başardığı bu yüksek kişisel mükemmeliyet seviyesini nasıl koruyacaktı? Zenginlik arayışının tuzağına düşecek miydi? Zekâ ve bilgi birikimini zenginlik birikimi ile değiştirecek miydi?

 

Yaakov'un korktuğu buydu; Tanrı'dan bulunduğu isteklerin altında bu yatıyordu. Yaakov maddiyatçılıkla karşılaşacağı için, maddî dünyanın gerçek amacını hiçbir zaman unutmama yönünde dua etmiştir. Kendisine şunu hatırlatmıştır: "Ekmek" yemek içindir, "giysiler" de giymek içindir. Başka bir değerleri yoktur; kendi başlarına birer amaç değildirler, insan yaşamı için gerekli şeylerdir, ama o kadar. İşte Yaakov, hayatın gerçek değerlerine bağlı kalmak için dua etmiştir. Kendisiyle "barışık" bir şekilde, fiziksel olarak, ama aynı zamanda manevi olarak eksiksiz bir şekilde babasının evine geri dönmek için dua etmiştir. Dönen Yaakov'un giden Yaakov'dan farklı olmaması için dua etmiştir.

 

Uzak yerlerden zengin bir adam bir keresinde saygın bir Haham'ı ziyaret etmeye gelmişti. Haham'ın evi basit, kırık dökük bir kulübe idi. İçi daha da kötü bir durumdaydı. Haham kabaca kesilmiş kütüklerden yapılmış bir masada oturuyordu. İskemlelerin hiçbiri birbirine uymuyordu ve masa örtüsü lime lime idi. Haham onu nazikçe ağırladı ve ona bir iskemle gösterdi: "Lütfen oturun."

 

Zengin adam iskemleyi ihtiyatla kontrol etti ve ancak sonra oturdu. İskemle kendi ağırlığı altında çökmediği için şaşırmış görünüyordu. "Anlamıyorum" dedi, "sizin gibi yüce ve meşhur biri nasıl bu tür eşyalara sahip olabilir? Neden gerçek mobilyanız yok?"

 

Haham gülümsedi: "Sevgili dostum, bana söyler misin, senin güzel eşyaların var mı?"

"Tabii ki var. Sadece güzel değiller, aynı zamanda birer kaya gibi sağlamlar."

"Anlıyorum. Peki, bu eşyalar nerede? Neden yanınızda değil?"

"Yanımda mı? Şaka yapıyor olmalısınız! Yolculuk halinde olduğumu bilmiyor musunuz? Bir yerde gelip geçici bir yolcu iseniz, yanınıza mobilyalarınızı almazsınız!"

"Tabii ki almazsınız!" der Haham. "Konu da tam olarak bu! Bakın, ben de sadece gelip geçen bir yolcuyum. Bu dünyada sadece kısıtlı bir zaman için kalacağım. Dolayısıyla aynen sizin gibi, benim de bu yolculukta çok fazla eşyaya ihtiyacım yok!"

 

Hepimiz bu dünyadan çok daha iyi bir yere gitmek için gelip geçen yolcularız. Aynen Yaakov Avinu gibi, maddiyatçılığın hayallerine kapılmamaya özen göstermeliyiz. Her zaman "ekmeğin yemek için" olduğunu ve "giysilerin giymek için" olduklarını aklımızda tutmalıyız. Bollukla mübarek kılınacak kadar şanslı isek, zenginliğin artmasını bir amaç olarak görmemeliyiz. Daha ziyade, zenginliğin sağladığı özgürlüğü ve bolluğu sürekli kişisel gelişim için kullanmalıyız. Bu şekilde, bu dünyada maddî tatmin yaşarken, sonsuz yaşama doğru yaptığımız yolculuğun devamlılığı için de manevi zenginlik biriktirmiş oluruz.

 

İKİLEM

Bu kısımda bazı ikilemler ve sorular sunacağız. Bunları Şabat masasında ailece tartışma konusunun bir parçası yapabilirsiniz. Peraşa broşürünün sonunda bu soruya Yahudilik'in gözüyle verilebilecek bir cevabı bulabilirsiniz.

 

Evimi satın almak isteyen biri ile uzun zamandır pazarlık ediyorum ve ona belli bir fiyata evi satmaya karar verdim. Hatta sözlü olarak bunu yapacağımı dile getirdim, ama hiçbir zaman bunu resmî bir şekle sokmadım. Şimdi daha yüksek bir fiyat teklif edildi ve ilk anlaşmamdan vazgeçmenin ahlaki olup olmadığını merak ediyorum.

 

DEVAR TORA

[Rabi Eli Mansour - www.dailyhalacha.com]

 

Peraşamız Yaakov Avinu'nun nasıl Ber Şeva'dan ayrıldığını anlatarak başlar. "Vayetse Yaakov MeBeer Şava Vayeleh Harana - Yaakov Beer-Şeva'dan çıktı ve Haran'a gitti". Raşi "Vayetse - Çıktı" sözcüğü üzerinde durur. Burada bir zorluk vardır. Yaakov Haran'a gittiğine göre Beer-Şeva'dan çıktığı zaten açık değil midir? Tora bunu söylemeye neden gerek görmüştür? Raşi açıklar: Tora bize bir prensibi öğretmek istemiştir: "Yetsiat Tsadik Min Hamakom Ose Roşem - Bir Tsadikin, bulunduğu yerden çıkması iz bırakır". Başka bir deyişle, tsadik, arkasında bir boşluk bırakır. Bir Tsadik o şehirde olduğu müddetçe, o şehrin gururu, ihtişamı ve ışığıdır. Ama kendisi gidince, bütün bunlar onunla birlikte gider. İşte Tora'nın Vayetse sözcüğüyle verdiği mesajlardan biri budur.

 

Hahamlarımız bu açıklamayı sorgularlar: Raşi bu açıklamayı yapmak için neden Tora'nın bu noktasını beklemiştir? Bir şehri ilk terk eden tsadik Yaakov mudur? Avraam da hayatında birçok kez bir şehirden diğerine dolaşıp durmuştu! O halde Raşi neden bu prensibi öğretmek için Avraam'ın yolculuklarını bir vesile olarak kullanmamıştır da özellikle Yaakov Avinu'nun çıkışını beklemiştir?

 

Cevap olarak Hahamlarımız bize Avraam, Yitshak ve Yaakov'un rollerinin oldukça farklı olduğunu anlatırlar. Avraam ve Yitshak daha ziyade insanları tanrı inancına çekme konusuyla ilgilenmişlerdi. İnsanlara gitmişler, onları eğitmişler, Tanrı hakkında açıklamalarda bulunmuşlar ve onlara tüm insanlık için geçerli olan yedi mitsvayı öğretmişlerdir. Her ikisi de tanınan simalardı; bu nedenle, Avraam ve Yitshak bir şehri terk ettiklerinde bir boşluğunu yaşandığı ve bir şeyin eksik olduğu zaten bariz bir durumdu. Ancak Yaakov'un hayatı çok mahremdi. Tora onun hep çadırda oturup öğrendiğini belirtir. Babası veya büyükbabası gibi, dışa dönük olarak insanlarla ilgilenmezdi. Tora'yı kendi kendine oturur öğrenirdi. O halde böyle bir Tsadik'in şehri terk edince, orada bir boşluğun hissedileceğini düşünmeyebilirsiniz, çünkü ne de olsa kendisi orada iken bile varlığı hissedilmezdi.

 

O halde Raşi, Yaakov aracılığı ile özellikle şunu söylemeye çalışmaktadır: Yaakov'un dört duvar arasında kendi kendine Tora'yı öğrenirken cemaatte yaydığı kutsallık takdir edilmemiş veya fark edilmemiş olsa bile, kendisi gittiği zaman şehirde yine de bir boşluk kalmıştır. Şehrin gururu, ihtişamı ve ışığı azalmıştır. Ve Yaakov gittiği zaman arkasında birçok Tsadik bıraktığına da dikkat çekmek gerekir. Ne de olsa babası Yitshak ile annesi Rivka hala şehirdeydi. Ama işte Tora bu noktayı önemle vurgulamaktadır. Sadece iki tsadikin olduğu bir şehir, üç tsadikin olduğu bir şehirle kesinlikle aynı değildir. Sonuç olarak artık Yaakov Beer-Şeva'da Tora çalışıp öğrenmediği için, şehirdeki genel kutsiyette ciddi bir azalma söz konusudur.

 

Bundan büyük bir ders alıyoruz. Çoğu kez, günlerini ciddi ve samimi bir şekilde Tora öğrenmekle geçiren kişilerin topluma pek bir faydasının olmadığını düşünebiliriz. Eğer yeşivadan dışarı çıkıp insanlara Tora öğretiyorlarsa, onlara rehberlik ediyorlar, tavsiyede bulunuyorlarsa, o zaman bir katkıları olduğunu belki takdir ederiz; ama öğrenimle geçirdikleri zamanı çok iyi gözle görmediğimiz zamanlar olur. Oysa bu böyle olmamalıdır. Tora öğrenimi başlı başına bir değerdir ve bununla meşgul olanlar, bulundukları yere çok büyük katkıda bulunurlar. Raşi'nin verdiği ders işte buradadır budur: "Tsadik'in bulunduğu yeri terk etmesi iz bırakır."

 

MİTSVA / UYGULAMA / MAase

[Rabi Şemuel Holstein - www.komemiut.org]

 

 

Mitsva: Fakir Yahudiler'e tsedaka vermek Tora'nın "yap" şeklindeki bir emridir. Pasukta söylendiği gibi: "Yoksul kardeşine elini kesinlikle açmalısın" (Devarim 15:8).

 

Uygulama: Her birey tsedaka vermekle yükümlüdür - kendisi fakirse bile. Tsedaka veren kişi bunu güler yüzle yapmalı, ihtiyaç sahibini kırmama, onu utandırmama konusunda son derece dikkatli olmalıdır. Hahamlarımız "Yaptıran, yapandan büyüktür" derler. Bu nedenle, kişi, kendisi tsedaka vermenin yanında, başkalarını da bu konuda teşvik etmelidir.

 

Rambam, tsedaka mitsvasının güzel bir şekilde yerine getirilmesi konusunda sekiz düzeyi sıralar:

  1. En iyisi ihtiyaç sahibine kendi ayakları üzerinde durabilmesine yardımcı olmak için [faizsiz] borç, kredi vs. vermektir. Sonra sırasıyla şu düzeyler gelir.
  2. Veren kime verdiğini, alan da kimden aldığını bilmiyorsa. Bunun örneği, hayır kurumları, tsedaka toplama görevlileri vs.ye verilen tsedakalardır.
  3. Veren kime verdiğini biliyor, ama alan kimden aldığını bilmiyorsa.
  4. Alan kimden aldığını biliyor, ama veren kime verdiğini bilmiyorsa.
  5. İhtiyaç sahibi herhangi bir istekte bulunmadan önce, onun ihtiyaçlarının tümünü ona kendiliğinden vermek.
  6. Bunları ihtiyaç sahibi istedikten sonra kendisine vermek.
  7. İhtiyaç sahibine ihtiyacından azını vermek, ama bunu güler yüzle yapmak.
  8. En düşük düzey: İhtiyaç sahibine ihtiyacından azını vermek ve bunu asık suratla yapmak.

 

Maase: Gözyaşları ve üzüntüden çatlamış bir sesle, fakir adam Rimanov'lu Rabi Menahem Mendel'e tüm sıkıntılarını ayrıntılarıyla anlatmıştı. Sözlerini bitirdikten sonra Rabi cebinden yüklü bir miktar para çıkarıp kendisine armağan etti. Adam çıktıktan sonra, Rabi, arkasından tekrar koştu ve ona bir kez daha yüklü bir miktar verdi. Bunu gören öğrencileri bir açıklama bekleyince Rabi Menahem şöyle dedi: İlk verdiğimde, bu kardeşimize karşı büyük bir merhamet duyduğum için yapmıştım. Ama çıktıktan sonra, tsedaka vermemin sebebinin kendi şahsi merhamet duygularımı yatıştırmak olduğunu anladım. Bu yüzden, tsedaka mitsvasını kendimi iyi hissetmek için değil de sırf Tora'nın emrini yerine getirmek için yapmış olma amacıyla, ona ikinci kez tsedaka verdim."

 

İKİLEME CEVAP

[Rabi Mendel Weinbach / gatewaysonline.com]

 

CEVAP

 

Sorumluluğun çeşitli dereceleri vardır. Eğer örneğin bir peşinat almak gibi, resmî bir satın alma eylemi yapılmışsa, ilk müşteri Yahudilik kurallarına göre, sizi anlaşmayı sonuna kadar götürmeye zorlayabilir. (Gayrimenkul olmayan durumlarda para tek başına bir resmiyet taşımasa da, o durumda bile sözden caymak Tanrı katında sorumluluğu yanında getirebilir). Resmî bir akit yapılmadığı zaman bile, yine de bir sadakatsizlik söz konusudur (Talmud - Baba Metsia 49a). İlk müşteriyle sözlü olarak anlaştıktan sonra, daha yüksek bir teklife yönelmeyi haklı kılacak geçerli bir gerekçe olup olmadığını tespit etmek için bu konulardaki Alahalar açısından uzmanlaşmış yetkili bir hahama danışmak gerekir.

 

Bir insanın, sözünü tutarken muhafaza etmesi gereken seviyenin ne derece yüksek olması gerektiği, Talmud'daki Hahamlardan Rav Safra'nın bir hikâyesinde belirtilir. Rav Safra Şema duasını okuduğu sırada, satışa çıkardığı bir malı satın almak için biri yanına yaklaşır. Rav Safra duasını yarıda bırakamadığı için cevap vermez. Müşteri onun teklifinden memnun kalmadığını farz ederek, daha yüksek bir öneride bulunur. Ama Rav Safra yine cevap veremez. Fiyat bu şekilde birkaç kez yükselir. Rav Safra nihayet Şema'yı bitirdiği zaman, müşteriye döner ve şunları der: "Malı ilk söylediğin fiyattan satın alabilirsin, çünkü ben o malı sana zaten o fiyattan satmaya hazırdım."

 

YAHUDİ EVİNİN TEMELLERİ

[Dini Uygulama Rehberi - Rabi Nisim Behar]

 

Minha Kuralları

 

1.             Söylenme vakti gün ortası olmasına rağmen, tüm işimizi bırakıp Minha duasını söylemek için Tanrı'nın Evi'ne gelmek en kutsal görevlerimizden biridir.

2.             Minha söyleme vakti gün doğduktan 9 saat 30 dakika sonradır ve bu saatte söylenen duaya "Minha Ketana" denir. Minha, güneş  batana kadar söylenebilir (NOT: Söz konusu 9,5 saat, "zamansal saate" göre hesaplanır. Bunlara "Şaot Zemaniyot" denir. Zamansal saat, günün uzunluğu ve kısalığına göre değişir. Bir "saat" güneşin doğuşundan yıldızlar çıkana kadar olan zamanın 12'ye bölünmesinden elde edilir ve her birine de "Şaa Zemanit" denir. Örnek: Bir günün uzunluğu 18 saat ise, her zamansal saat (Şaa Zemanit) 1,5 [normal] saate eşittir).

3.             Akşamleyin meşgul olacağını ve Minha duasını zamanında söyleyemeyeceğini bilen bir kişi, gün doğduktan 6 saat 30 dakika sonradan itibaren Minha söyleyebilir ve bu saatte söylenen duaya  "Minha Gedola" denir. Yukarıda bahsedildiği gibi, güneşin doğuşundan 6,5 saat sonra Minha Gedola söylemek zorunda kalınırsa, yaz veya kış normal saatlere göre 12:30'dan sonra söylenebilir. Daha erken söylenirse Hova'dan çıkılmaz.

4.             Birçok sinagogda ve İstanbul'da, Minha, güneş batmaya yakın söylenir ve arkasından hemen Arvit duası okunur.

5.             Geç kalan bir kişi Minha'yı yıldızların çıkmasına yakın söylerse yine Hova'dan çıkabilir.

6.             Eğer su varsa Minha'dan önce el yıkamak iyidir.

 

Haftanın Sözü

[Ahad Aam, "Aşiloah"]

 

"Ulusal özgürlük", halkın, kendi tarihindeki yol boyunca yeteneklerini geliştirme konusundaki iç özgürlüğü değilse, nedir?

 

Haftanın Peraşası'nı, t  e  b  e  r  r  u  d  a     b  u  l  u  n  a  r  a  k, ölmüşlerinin ruhuna veya hasta bir yakınının şifasına ithaf etmek isteyenlerin,

 ilgililer (050 - 538 41 30) ile temasa geçmeleri rica olunur.

Peraşa kağıtları Tora ile ilgili yazılar içerdiğinden çöpe atılmamalıdır.

Lütfen Geniza'ya getiriniz.