İsrail'in başkenti Yeruşalayim -yaklaşık olarak yirmi sene boyunca bölünmüş bir şehir oldu. Şehrin iki tarafı birbirinden yüksek beton bir duvarla ayrılmıştı. Yeni Şehir İsrail'in bir parçasıydı fakat Eski Şehir Araplar tarafından kontrol ediliyordu ve İsraillilerin bu bölgeye girmeleri yasaktı.

Bir gün İsrail'de savaş çıktı. (Savaş bittikten sonra, Altı Gün Savaşı diye adlandırıldı çünkü savaş altı gün sürmüştü.)

      İsrail askerleri cesurca savaştılar ve önemli zaferler kazandılar. Kısa bir süre sonra Yeruşalayim'in Eski Şehir bölümüne geldiler ve içeriye girmeye hazırlandılar. Şehri saran yüksek duvara ve sekiz kapısına baktılar. (yedisi açık, biri kapalı.) Eski Şehir'e hangi kapıdan girmeleri gerektiğini bilmiyorlardı. Ne yapmaları gerektiğine karar verirlerken, kapılar konuşmaya başladı. Gittikçe yükselen sesleri ile " Eski Şehir'e buradan gir! İçeriye buradan gir!" diyorlardı.

Yalvarışları cennetten duyuldu fakat Tanrı ve melekler hangi kapının  Eski Şehri özgürlüğüne kavuşturmak için gelen askerlere giriş kapısı olacağına karar veremediler.

      Melek Mikael konuşmaya başladı. "Yüce Tanrım! Her kapı birbirinden güzel. Her kapı, askerleri Eski Şehir'e sokmayı hak ediyor. Her kapının konuşmasına ve neden onu seçmemizi istediğini anlatmasına izin ver. Daha sonra hangisinin bu göreve layık olduğunu seçebilirsin." dedi.

Tanrı bunun harika bir fikir olduğunu düşündü ve her kapının konuşmasını istedi.

İlk olarak Yafa kapısı konuştu. " İki önemli yol buradan başlar. Biri Yafa'ya ve denize gider, öteki Hebron'a atalarımızın mezarına. Avraam ve Sara'nın, İzak ve Rebeka'nın Yaakov ve Lea'nın. Lütfen İsrail askerlerinin benim kapımdan şehre girmelerine izin ver. Ben  rüzgarın yıkması imkansız olan kapıyım. Hemen yanımda David'in kulesi bulunur. İkimiz birlikte İsrail askerlerinin şehre güvenle girmelerini sağlarız." dedi.

Melekler konuşulanları duyduktan sonra, yüksek sesle:" Yafa kapısı askerlerin Eski Şehre girmeleri için en uygun kapıdır çünkü  o aralarında en kuvvetli olandır." dediler.

     Uzun ve dimdik duran Şam kapısı yüksek sesle konuşmaya başladı. " Kapılar arasında en büyük ve en güzel olan benim." Yeruşalayim'den itibaren kuzeye doğru giden yol benden başlar. İşte bu yüzden askerlerin benim kapımdan şehre girmelerine izin ver!" dedi.

Ve melekler, yüksek sesle:" Şam kapısı askerlerin Eski Şehre girmeleri için en uygun kapıdır çünkü o aralarında en büyük olandır. "dediler.

     Sonra, Sion kapısı ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı: "Yüce Tanrım! Kutsal şehrinin ismi olan Sion'u taşıyorum. Bana bir bak. Etrafımda yapılan savaşlar sonucunda incindim ve zarar gördüm. Zaferin benim aracılığımla kazanılması en doğrusu olacaktır. Lütfen beni seç." dedi.

Ve melekler, yüksek sesle:" Sion kapısı askerlerin Eski Şehre girmesi için en uygun kapıdır çünkü  o aralarında en fazla acı çekmiş olandır " dediler.

      Dan kapısı ses tonunu arttırarak sözüne başladı: " Sevgili Tanrım! Halime bak. Mahcup ve perişan bir haldeyim. Vücudumun yarısı toprağın altına gömülü. Yüzıllar boyunca Yeruşalayim'in çöpleri benim üzerime atıldı. Fakat lütfen beni yanlış anlama – dünyanın en kıymetli mücevherleri ile kaplanacağıma Yeruşalayim'in çöpleri ile kaplanmayı tercih ederim! Her gün, hemen yanımda duran ağlama duvarına bakıyorum, ve üzgün olduğunu gördüğümde umut dolu cümlelerle onu telkin ediyorum." Dedi.

"Söylediği doğru" diye mırıldandı ağlama duvarı.

Ve melekler yüksek sesle: " Belki de Dan kapısı askerlerin Eski Şehre girmeleri için en uygun kapıdır çünkü bu kapı aralarında en merhametlisi olmasına rağmen en çok ihmal edilmiş olan kapıdır" dediler.

     Sonra Çiçek kapısı konuşmaya başladı: "İsrail askerlerinin kirli ve bakımsız olan Dan kapısından Eski Şehre girmeleri uygun olmayacaktır. Eski Şehre buradan girmeliler. Ben, askerler Eski şehre resmi yürüyüşleri ile girerlerken onlara çelenklerle çiçekler sunacağım. Onların şehre buradan girmelerine izin ver." dedi.

Ve melekler yüksek sesle: " Belki de Çiçek kapısı askerlerin Eski Şehre girmeleri için en uygun kapıdır çünkü o en tatlılarıdır." dediler. 

      Sonra, Yeni Kapının sesi duyuldu: " Ben kapılar arasında en küçük ve en yeni olanım. O kadar yeniyim ki Yeruşalayim'in yedi kapısından biri olarak sayılmıyorum! Her hangi bir ayrıcalık isteme gibi bir hakka sahip değilim. Tüm gün süren savaş benim etrafımda gerçekleşiyor. Araplar tepemde duruyorlar ve duvarın üstünden İsrail askerlerini vuruyorlar. Kalbim sürekli sızlıyor. Arapları buradan uzaklaştırmaya çalışıyorum fakat başaramıyorum. Belki de şimdi İsrail askerleri buradan Eski Şehre girerek bana yardım ederler." dedi.

Ve melekler: " Kesinlikle Yeni kapı askerlerin Eski Şehre girmeleri için en uygun kapıdır çünkü o İsrail'in düşmanlarını uzaklaştırmak için çok uğraşmıştır." dediler.

      Sonra sesi duyulan Altın Kapısı oldu, bağırıyordu. İki tarafından sarılı olduğu için sesi boğulmuştu. "Evrenin yaratıcısı" diyerek sözüne başladı. "Senelerdir kapım kapalı. Diğer tüm kapılar açılıp kapandılar fakat ben, beni engelleyen büyük taşlar yüzünden hiçbir zaman kıpırdayamadım. Yahudilerin Yeruşalayimdeki Zeytin Dağı'na benim kapımdan geçerek ulaşacaklarına söz vermiştin. İsrail askerlerinin şehre benim aracılığımla girmeleri en doğrusu olacaktır." Dedi.

Ve melekler, "Aralarında en uygun olanı  olsa bile, Altın kapı sadece Maşiah geldiği zaman açılabilir. Bu yüzden Maşiah gelene kadar beklemelidir." Dediler.

     Tanrı, Aslan Kapısını göstererek: "Hala kendisini tanıtmamış olan bir kapı var. Onu dinledikten sonra karar vereceğiz" dedi.

Fakat Aslan Kapısı sessizliğini korumaya devam etti.

"Konuş!" diye tekrarladı Tanrı.

Aslan Kapısı yumuşak bir ses tonu ile konuşmaya başladı: " Yüce Tanrım! Ne tarafa baksam savaşan ve yaralanan askerleri görüyorum. Kalbim kırılıyor. Bunu izlemeye daha fazla dayanamayacağım. Sava? bittikten sonra, askerlerin hangi kapıdan şehre girecekleri hiç önemli değil." dedi.

Tanrı ve melekler bu konuşulanları dinledi ve aralarında fısıldaştılar. Sonra Tanrı Aslan Kapısına dönerek konuşmaya başladı. "Sen, bu askerlerin hayatlarına kendi onuruna verdiğinden daha fazla değer verdin. İşte bu yüzden, İsrail askerlerinin Eski Şehre senden girmelerine karar verdik. Bizim genç aslanlarımızın ilerlemelerine ve Aslan Kapısından şehre girmelerine izin ver!" dedi.

    O saatin içinde, İsrail askerleri silahlı araçlarıyla birlikte Aslan Kapısından geçtiler ve Zeytin Dağı'na doğru yol alarak şehri özgürlüğüne kavuşturdular. Ağlama Duvarının önünde,  Şofarlarını kuvvetlice çaldılar. Şofarın sesi, ülkenin her tarafından duyuldu. Böylece herkes Eski Şehrin kapılarının açıldığını ve Yeruşalayim'in yeniden alındığını öğrenmiş oldu.

Copyright © 2011 SEVIVON. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu sitede kullanılan tüm içerik ve görsellerin kullanım hakları Sevivon'a aittir.
İzinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz.