Yom Kipur  gecesiymiş. Yılın en kutsal günü.  Herkes sinagogdaymış.  Herkes sessizce oturuyor, geçen yıl yaptıklarını düşünüyormuş.  Herkes biliyormuş ki o anda yukarıda kaderlerine karar verilmekte.
Odada fısıltılar duyuluyormuş.  İnsanlar endişeliymiş.  “Haham nerede?” diye soruyorlarmış.  
 
 Kol Nidre birkaç dakika sonra başlayacakmış ve sevgili rav’ları daha sinagogda değilmiş.

 “Nasıl olur?” diye soruyormuş bazılar.

 “Tanrı korusun, başına bir şey mi geldi?” diye merak ediyormuş başkaları.

Hava kararıyormuş.  Gabay sessizce sinagogdan çıkarak hahamı aramaya koyulmuş.

Köyün her yerine bakmış ana onu hiçbir yerde bulamamış.  Sonunda gabay bir evden mırıltı şeklinde tatlı bir melodi geldiğini duymuş. Pencereden baktığında  rav’ın içeride, küçük bir kız ve bir bebekle birlikte olduğunu görmüş.

“Rabi, burada ne yapıyorsun?  Kol Nidre zamanı geldi.” diye kekelemiş gabay.  “Her yerde seni aradım.  Herkes sinagogda seni bekliyor.”

“Şşştt” demiş rav.  Bu küçük kızla birlikte yarım saattir bebeğin beşiğini sallıyoruz.  Ancak sustu ve uyumak üzere.”

“Ama rabi, bütün köy sinagogda seni bekliyor.”

“Sinagoga gelmek üzere yoldaydım ki bir bebeğin ağladığını duydum” diye açıklamış rav.  “Kapıyı çaldım, bu küçük kız açtı.  Anne ve babası sinagoga gitmiş ve erkek kardeşine bakması için onu bırakmışlar.  Ama bebek uyanmış, küçük kız onun sakinleştirememiş, ben de yardıma geldim.”

“Ama Yom Kipur.  Kol Nidre ne olacakş” diye ısrar ermiş gabay.

“Bu küçük bebeği ağlayarak bırakıp sinagoga nasıl gidebilirdim?” diye sormuş rav.

 Bebek uyuduğunda Rav, gabay’la birlikte köydekilerle Kol Nidre için sinagoga gitmiş.

Copyright © 2011 SEVIVON. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu sitede kullanılan tüm içerik ve görsellerin kullanım hakları Sevivon'a aittir.
İzinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz.