Cefi ve Beti’nin Suka’sı


Cefi ile Beti bahçede oınamaya çıktı.  Babalarının depodan tahta parçaları ve aletler aldığını gördüler.  “Ne yapıyorsun baba?” diye sordu Beti.

“Yakında Sukot geliyor,” dedi Baba.  “Suka’yı kuracağım.” 

Cefi kızkardeşine doğru döndü.  “Gel kendi suka’mızı anne ile babamızın suka’sının yanına kuralım.” 

Cefi yapraklardan ve çam dallarından bir çatı yaptı.  Beti aralarına söğüt dalları yerleştirdi.  O sırada Beni göründü ve sordu: “Yardım edebilir miyim?”  Çatıya çeşitli meyve ve sebzeler astı.

 

 

 

Sara mısır ve üzümler iliştirdi.  Rozi renkli kâğıtlardan zincirler yaptı.  Arkadaşları Miko ise “Çok fazla şey asmadınız mı?” diye söylendi ama diğerleri onu dinlemeyecek kadar meşguldü.

 

 

 

Dışarıda hava serindi.  İçerisi çiftlikteki saman gibi tatlı kokuyordu.  Kendilerini güvende, sıcak ve kuru hissediyorlardı.  Kimsenin bakmadığından emin olunca Cefi bir elma kopardı.

 

Aniden Cefi’nin kafasına bir portakal düştü.  Sonra da Beni’nin kafasına bir armut indi.  Biberler sallandı ve Rozi ile Miko’nun üzerine düştü.  Üzümler ve limonlar yerde yuvarlanmaya başladı.

Sara kaydı ve Beti ile birlikte yere yıkıldılar.  Domatesler ezildi ve Beti’nin yeni giysisi lekelendi.  Beti ağlamaya başladı.  “Suka’mıza bakın, ne hale geldi.”  Cefi Beti’yi dürttü.  “Baştan yaparız.”

Ama bu kez anne ve babaları da onlara yardım etti.

O gece büyük bir ziyafet yaptılar.  Herkes yedi ve şarkı söyledi.  Baba Yahudilerin nasıl Mısır’dan kaçtığını ve kırk yıl boyunca çölde kulübelerde yaşadığını, Erets Yisrael’e yerleştiklerinde ise nasıl büyük bir hasat bayramı yaptıklarını anlattı.  Baba şöyle devam etti.  “Sukot bir teşekkür günüdür.  İlk ekin için teşekkür ederiz.  Bu bayramda yağmur dileriz.”  “Yağmur hayat demektir” diye ekledi anne.

Derken dalların ve yaprakların arasından su damlaları akmaya başladı.  Herkes yukarı baktı.  Sonra Cefi’nin güldüğünü duydular.  Anne suka’nın dışına baktı.  

 “Cefi, hortumun suyunu kapat!” Beti gülmeye başladı.  Arkadaşları ve anne babaları de öyle.  Cefi’nin üstünü başını kurttular.

“Bunu gelecek yıl da yapabilir miyiz?” diye sordu Beti.  Anne ile baba evet anlamında başlarını salladılar.  Cefi gülümsedi ve dedi ki: “Gelecek yıl suka’ımızı daha da güzel kuracağız.”  “Nasıl?” diye sordu Beti.  “Zaten çok güzel.”  

“Balkabakları ve karpuzlar asacağız!”

Anne ile baba Cefi’ye bakıp iç çektiler.

“Peki” dedi Cefi, “o zaman mısır ve kabak asarız.”

“Gelecek yıla!” diye bağırdı herkes bir ağızdan.

Ay ışığı sessizce parlıyordu.  Yıldızlar ağaç dallarının arasından göz kırpıyordu.  Aile uykuya dalarken yağmurun hafif sesini duyuldu.

Copyright © 2011 SEVIVON. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu sitede kullanılan tüm içerik ve görsellerin kullanım hakları Sevivon'a aittir.
İzinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz.