Roş Aşana’dan önceki bütün hafta boyunca köydeki herkes gün doğmadan uyanır, sinagoga gider ve Selihot duaları edermiş.

 Duadan sonra köyün hahamı sinagogdan aceleyle çıkmış.  “Haham acele ediyor çünkü bizim için dua etmek için doğru cennete çıkıyor” demiş insanlar.
 
 
Ama küçük Yaakov bunu kendi gözleriyle görmek istemiş.  Onun cennete çıktığını görme umuduyla evine giderken hahamı izlemiş.  Haham evine girdiğinde pencereden içeriyi gözetlemiş.  Hahamın eski püskü bir palto giydiğini görmüş.  “Haham ne yapıyor acaba?” diye düşünmüş Yaakov.  Sonra da hahamın dolaptan bir balta aldığını görmüş.  Bu Yaakov’u daha da şaşırtmış.

 Haham evinden çıkarak ormana yönelmiş.  Yaakov ses çıkarmamaya dikkat ederek peşinden gitmiş.  Haham baltasıyla küçük bir ağaç kesmiş.  Sonra da ağacı küçük parçalara bölmüş, onları iple bağlamış ve sırtına yüklemiş.

 Haham ormanın derinliklerine doğru giderken Yaakov da onu takip etmiş.  Sonunda eski bir kulübeye varmışlar.  Haham kulübeye doğru seslenmiş.  “Ben oduncu Bohor.  Sana kış için odun getirdim.”

 Haham kulübeye girerken Yaakov pencereden bakmış.  Hasta bir yaşlı kadın yatakta yatıyormuş.  “Ama odun için verecek param yok” demiş kadın.  “Önceden getirdiklerinin de parasını daha veremedim.”

 “Sen sıkılma” demiş haham odunları ocağın yanına bırakırken.  “Paran oluncaya kadar bana ödemek zorunda değilsin.  Bu arada bu odunları al.  Kış boyunca seni ısıtırlar.”  Sonra ocağı yakmış ve yaşlı kadına bir tas çorba pişirmiş.

 Köyün hahamı kulübeden çıkmış ve aceleyle evine gitmiş.

 Ertesi gün Yaakov insanlara, cennete çıktığını görmek için hahamı nasıl izlediğini anlatmış.

 “Gerçekten cennete çıktı mı? diye sormuş insanlar.

 Yaakov gülümsemiş ve demiş ki: “Hahamımız dün sadece cennete çıkmadı.  Daha da yükseğe çıktı!”

Copyright © 2011 SEVIVON. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu sitede kullanılan tüm içerik ve görsellerin kullanım hakları Sevivon'a aittir.
İzinsiz kopyalanamaz ve kullanılamaz.